Kuraklık Hikayesi

Bir zamanlar çok uzak bir ülkede kuraklık vardı. Günlerce yağmur yağmadı. Hatta haftalarca yağmur yağmadı. Güneş tepeden ateş gibi yağıyordu. Sıcaklığa dayanmak mümkün değildi. İnsanlar sanki fırında yaşıyorlardı.
Kuraklık
Tweet Paylaş Plus Pinterest

Bir zamanlar çok uzak bir ülkede kuraklık vardı. Günlerce yağmur yağmadı. Hatta haftalarca yağmur yağmadı. Güneş tepeden ateş gibi yağıyordu. Sıcaklığa dayanmak mümkün değildi. İnsanlar sanki fırında yaşıyorlardı. Nefes almak imkansızdı. Her yerde toz bulutu vardı. Yerde, havada, insanların derisinin üstünde, gözlerinin içinde, boğazlarında.
 
Bitkiler yavaş yavaş ölüyordu. Yeşil yapraklar ilk önce sarıya dönüşüyor, daha sonrada kahve rengi oluyorlardı. İnekler, koyunlar, keçiler açlıktan ölüyordu. İnsanlar da yavaş yavaş ölüyorlardı. Yiyecek hiçbir şey kalmamıştı. Kuraklık böylece kasıp kavurarak sürüp gitti.
 
Bir gün ülkede ki bütün erkekler tapınağa dua etmeye gittiler. Bunaltıcı sıcakta, sert ve tozlu zemine dizlerini koydular ve dua etmeye başladılar. Saatlerce dua ettiler fakat dışarı çıktıklarında yağmur yağmıyordu.
 
Bir başka gün bütün kadınlar tapınağa dua etmeye gittiler. Bunaltıcı sıcakta sert ve tozlu zemine dizlerini koydular ve dua etmeye başladılar. Saatlerce dua ettiler fakat dışarı çıktıklarında yağmur yağmıyordu
 
Ve bir gün küçük bir kız tapınağın merdivenlerini tırmandı. Dokuz yaşlarındaydı. Kirli sarı, yırtılmış bir elbise vardı üzerinde. Ayakları çıplak, kolları bacakları toz içindeydi. Uzun sarı saçları darmadağınıktı. Yüzü kir içindeydi. Tapınağın merdivenlerini dua etmek için bir bir tırmandı. Biliyor musunuz yanında ne taşıyordu? Bir şemsiye. Kirli, kırık bir şemsiye. Tıpatıp bir şemsiye. Dans eder gibi yürüyerek tapınağa girdi ve yere diz çöktü. Şemsiyeyi yanına koydu. Saatlerce dua etti. Biliyor musunuz ne oldu? Tapınaktan çıktığında dışarıda yağmur yağıyordu.

Rastgele Hikayeler

Yeni Hikayeler

Metin Reklamları